Gitmek ile ilgili Şiirler

Bu sayfada
En güzel gitmek ile ilgili şiirler BURADA – Gitme ile ilgili şiirler sayfamızda ünlü ve amatör şairler tarafından yazılmış gitmekle ile ilgili şiirleri bulabilirsiniz.
Sevgiliye Sesleniş
Ah bir söyleyebilsem sana
 Seni ne çok sevdiğimi
 Uzanıp tutabilsem ellerini
 Yüreğim yüreğine kavuşsa
 Benden çok uzaklardasın sevdiğim
 Sen içime çektiğim nefesim
 Aldığım her solukta benimsin
 Düşlerimde yalnız düşlerimdesin
 Seni uzaktan sevmekte güzel
 Bana uzakken sevgin bu kadar güzel
 Ya benim olsan sevdiğim
 O zaman bu yürek dayanır mı?
 Bu kadar büyük sevgiyi taşır mı?
 İçimden bir çığlık kopuyor
 Kimsenin duymadığı bir çığlık
 Seni seviyorum diyor seni seviyorum.
 Hem de hiç kimsenin sevmediği
 Sevemeyeceği kadar
 Canımda can kadar
 Bir gün kara toprak olana kadar
 Bu yürek bu sevdayla kavrulur yanar.
Meçhul Şair
Kırmızı Gül
Geçen yıl sonbaharda,
 Kırmızı bir gül,
 Bırakmıştım kapına,
 Onu alıp kokladın mı,
 Kurutup koynunda sakladın mı,
 Baktıkça beni hatırladın mı?
 Kırmızı gül aşkı anlatırmış,
 Aşkımı anlatabildim mi?
 Bu sonbaharda da,
 Kırmızı güllerle geldim kapına,
 Binlerce kırmızı gülle,
 Evini gül bahçesine,
 Yüreğimi aşk cennetine
 Çevirecektim…
 Kapın kapalıydı,
 Sen yoktun,
 Gitmiştin,
 Kırmızı güller kaldı elimde,
 Bir acı var yüreğimde,
 Kırmızı güller kurudu,
 Sahipsiz öksüz kaldı,
 Bense bir çare,
 Kapında nöbetteyim hala.
Gitme
Sen geçiyordun yollarımdan,
 Yollarıma hep aşk yağıyordu.
 Güller açıyordu bahçelerde,
 Güllerin gölgesinde gözlerin gülüyordu.
Gök yüzü ağlıyordu seherlerde,
 Gül yapraklarına çiy düşüyordu.
 Yüreğime hep sen düşüyordun.
 Günler geçiyor, ömrüm bitiyordu,
Aşk bahçemde hep sen bitiyordun.
 Aşkı ben senle biliyordum.
 Seni anlatıyor, seni dinliyordum.
 Hangi yola girsem sana çıkıyordum.
Kaç pınar başında nefeslensem,
 Kana kana seni içiyordum.
 Yüreğimde sen yollarda ben,
 Aşk yağmurunda ıslanıp sana yürüyordum.
 Baktığım güllerde seni görüyordum.
 Sen bana geliyordun, ben sana koşuyordum.
 Yollarımıza hep aşk yağıyordu.
Ey Hayat
Sana kollarımı açtım geldim yeniden yıllar sonra.
 Delice bağlandım sarıldım ve umutlarımı getirdim
 Çocukluğumda sakladığımın misketlerimin yanından sana.
 Yeniden senleyim ve yeniden bağlandım sana al içine
 Beni delice sar sende benim seni sardığım gibi.
Bana neşeyi verdin yeniden,
 Küs değilim artık sana yaşattığın acılardan.
 Belki de erken yaşta yaşatman bu kadar çabuk olgunlaşmama neden oldu.
 Güzel bir hayata
 Yeni bir iş güzel bir yuva
 Nefis hayallerimle kollarındayım artık şakacı hayat.
Artık her türlü şakalarına alışkınım
 Ve karsında dimdik duruyorum ayakta
 Yenilecek bir zaafım kalmadı sana karşı
 İşte ben burdayım
 Delice seni kucaklıyorum.
Sen Bu Şiiri Okurken
Sen bu şiiri okurken
 Ben çoktan bu şehirden gitmiş olacağım
 Artık ne özlemlerimi duyacaksın bıçak yarası
 Ne de telefonların çalacak gece yarısı
 Ve bu zavallı yüreğim olmayacak artık
 Kaprislerinin hedef tahtası…
 Seni sana
 Beni bir akıl hastanesine
 Bırakıp gideceğim bu şehirden
Nasılsa kavuşamadım sana
 Nasılsa dudaklarının kıyısına varamadım
 Nedense bütün çıkmaz sokaklar adresim oldu
 Ve nedense bütün kırmızı ışıkları üzerime yaktın
 Ne yaptımsa
 Bir türlü sana yaranamadım
 Artık adressiz
 Işıksız
 Ve öylesine ıssızım
 Dünlerin kadar eskiyim
 Verdiğin acılar kadar paslıyım
 İşte çıkıp gidiyorum hayatından
 Nasılsa fark etmez senin için
 Belki çok şanslı
 Belki de en yaşlıyım…
 Artık
 Pusulam hasreti
 Saatim yalnızlığı
 Ve takvimler sensizliği gösteriyor bana
 Neylersin
 Yolcu yolunda gerek
 Belki bundan sonra
 Belki senden sonra
 Adam olur bu “asi yürek”
 Ve dersini alır da bu sevdadan
 Bir daha
 Boyundan büyük denizlere
 Asılmaz kürek
Yarın bu saatlerde
 Ben yollarda olacağım
 Sen kim bilir kaçıncı uykunda
 Masal mavisi bir rüyada
 Ve elbette o korsan yüreğin
 Yine pusuda
 Oysa
 İlk defa sesimi duymayacaksın
 Sitemlerin sahipsiz
 Soruların cevapsız kalacak
 Belki ilk defa içini kemirecek yokluğum
 Tanımadığın bir koku içini saracak
 Ve ilk defa kendinle hesaplaşacaksın
 Ne oldu?
 Ne oluyor?
 Ne olacak?
 Sonra
 Bir gözün kör
 Bir kulağın sağır
 Bir ayağın kırık
 Bir kolun kesik
 Düşeceksin yollara
 Yani baştan başa yarım
 Yani baştan başa eksik
 Bütün duvarlar üstüne yıkılacak
 Belki ilk defa
 “Unutuldum” diyerek için sızlayacak
 Ve sen bu şiiri okurken
 Ayrılığımız çoktan başlamış olacak
 Belki de son tesellin
 Sana yazdığım “bu son şiir” olacak
 Ve kim bilir
 Unutulmuş bir gecenin tam ortasında
 Başucundaki bir radyoda
 Uykusuz bir şair yüreğini çınlatacak
 Ve bir daha fısıldayacak kulaklarına
 Sana adanmış bu satırları
“Bütün şehirler uyur
 İstanbul uyumaz
 Ve bir gün
 Bütün sevenler unutur seni
 Ama bu “şair yürek”
 ASLA UNUTMAZ…”
Gitmek
Hiç kimse senin kadar derine vuramadı.
 Hiç bir şey doldurmadı içimde boşluğunu
 Kimse gönül harcımı sevgiyle karamadı
 Anlayan olmuyor ki aşkın sarhoşluğunu
 Hiç kimse senin gibi yaramı saramadı.
Defalarca dolaştım veda ettiğin yeri
 Ne olurdu vazgeçsen, dönseydin bana geri?
 Gözlerim telefonda gittiğin günden beri
 Teselliye muhtaçtım, dostlar da aramadı
Sazım da bana küstü, çalmıyorum günlerdir
 Sakal tıraşı bile olmuyorum günlerdir
 Elimi saçlarıma salmıyorum günlerdir
 Sen okşardın tarardın, hiç kimse taramadı
 Busenle uyanırdım, kaldırırdım kaşımı
 Koynundan kalkamazdım, düşünmezdim işimi
 Karanlık gecelerde kâbusumu, düşümü
 Kimseler senin gibi hayıra yoramadı.
 Gözlerin hayalime safir gibi geliyor
 O anda güneş bile zifir gibi geliyor
 Birisi selam verse küfür gibi geliyor
 Kimseler yaklaşıp da hâlimi soramadı
 Gittin; bende bıraktın hüznü, gamı, kederi
 Gelsen de görsen şimdi, senden kalan eseri
 Çifte suyla dövülen, kara saplı hançeri
 Hiç kimse senin kadar derine vuramadı.
Neresindeyim Ömrün?
Yüzümdeki çizgiler
 Ne zaman oluştunuz
 Birden mi? habersiz mi?
 Gelip yerleştiniz
 Saçımdaki aklar gibi
 Yaşım daha yirmi dokuz
 Hani daha ne ki
 Ne çabuk geçmiş yıllar
 Bir sene evvel genç idim
 Şimdi neresindeyim
 Ortasında sandığım ömrünün?
 Başında mı?
 Sonun damıyım?
Neredeyim Gördünüz Mü?
Yüzüm karanlık gecelerdeki ayın rengini almış
 Sus pus içim konuşmaya mecalim yok
 Lazım olur deyip kaldırdığım umutlarımı
 Bulamıyorum nerde gördünüz mü?
Bir cenazeden farksız bedenim
 Ne söyleneni işitir nede önümü görürüm
 En umutsuz anlar için sakladığım hayallerimi
 Bulamıyorum nerde gördünüz mü?
Boğazıma düğümlenenince hıçkırıklar
 Beyaz yalanlarım vardı kendime söylediğim
 Şimdi umutların hayallerin bittiği yerde…
 Onlara inanacak bir ben bulamıyorum
 Neredeyim gördünüz mü?
Gitme Kal Be Yanımda
Karşımda durduğunda
 Gözlerine baktığımda
 İçimden bir şeyler kopuyor olmuyor
 Nefesim daralıyor
 Yeminler bozuluyor
 Cin misin peri misin anlamadım
 O deniz gözlerinden alamam gözlerimi
 Gider eski zamana ağlarım yana yana
O güzel gözlerinden alamam gözlerimi
 Gider eski zamana ağlarım yana yana
Gitme kal be yanımda şurada başucumda
 Sana kurban olurum elveda deme bana
 Ben seni el üstünde hatta bas üstünde
 Taşırım merak etme
 Elveda deme bana
O deniz gözlerinden alamam gözlerimi
 Gider eski zamana ağlarım yana yana
O güzel gözlerinden alamam gözlerimi
 Gider eski zamana ağlarım yana yana
Gitme kal be yanımda şurada başucumda
 Sana kurban olurum elveda deme bana
 Ben seni el üstünde hatta bas üstünde
 Taşırım merak etme
 Elveda deme bana
Gitme kal be yanımda şurada başucumda
 Sana kurban olurum elveda deme bana
Vurda Öyle Git
İdam mahkumunun söz hakkı vardır
 Bari son arzumu sor da öyle git
 Arının çiçekte göz hakkı vardır
 Bir buse için dur da öyle git
Madem gidiyorsun bura son durak
 Ne adres, ne mektup, ne resim bırak
 Kendinden bir parça bir cisim bırak
 Saçından birkaç tel ver de öyle git
Ardımdan bir damla yaş dökeceksen
 Adımı andıkça ah ah çekeceksen
 Kabrime bir gonca gül dikeceksen
 Ne olur yaşatma vur da öyle git
Hem yıllarca oyna gönül sahnemde
 Hem perdeyi kapat en mutlu demde
 Sitem oklarına hedef sinemde
 Açtığın yarayı sar da öyle git
Pişmanlık duyarda dönersen geri
 Gel de gör aşkından kalan eseri
 Seyret ateşinin düştüğü yeri
 Hasretin zulmünü gör de öyle git..
Ben Bu Kente Dargınım Be Usta
Ben bu kente dargınım be usta,
 Ben bu kente kırgınım!
 Bir çift sözüm var yine de
 Bu kentin insanına
 O da yarınının daha kötü,
 Daha karanlık olduğu, olacağı…
Ben bu kente dargınım be usta,
 Ben bu kente kırgınım!
 Sahip çıkmaz sanatına, sanatçısına…
 Şiirler yazdım ona mısra mısra
 Sevgiler sundum sıcacık.
 Anlamadı beni ah ne fayda
 Anlamadı beni azıcık!
Her kaldırım taşında bu kentin
 Damla damla gözyaşım
 Ve her köşe başında
 Delidolu sevdalanışım var oysa!
 Gezdiğim oldu sabahlara dek sevdalı yollarında
 Bilirim o yüzden her bir köşesini ezbere…
 Cümle kaldırımlar, sokaklar bilir,
 Ve cümle ağaçlar, kuşlar şahidimdir;
 Ben bu kenti çok sevdim be usta,
 Ben bu kenti çok sevdim;
 Kırkayaktaki gökyüzünü en çok da
 Ve Sevda Köprüsünü sonsuz bir aşkla…
Hatırlar mısın, sana yazdığım bir mektupta
 Sevda Şehri yazmıştım zarfın üstüne
 Ve sen yolladığın yanıtta
 Havalar nasıl diyordun, Sevda Şehrinde?
 Havalar iyi, güzel, hoş da;
 Ben bu kente dargınım be usta,
 Ben bu kente kırgınım!
 Bu kent beni şair etti, ağlattı;
 İşsiz, güçsüz, aç-sersefil bıraktı!
İçlenmemiştim hiç bu kadar, üzülmemiştim…
 Daha diyeceğim çok ya!
 Kalsın başka mektuba.
 Ben bu kente dargınım be usta,
 Ben bu kente kırgınım!
 Hadi kal sağlıcakla.
Bana Düşer
Bu alemde kral sensin
 Çekip gitmek bana düşer
 Kaide sen kural sensin
 Akıp gitmek bana düşer
Hem karanfil hem lalesin
 Çağlayan bir şelalesin
 Sen yıkılmaz bir kalesin
 Çöküp gitmek bana düşer
Unuttum mevsimi ayı
 Hicranmış gönlümün payı
 Yüreğimden bu sevdayı
 Söküp gitmek bana düşer
Bağrıma basarım taşlar
 Nerdesiniz göçmen kuşlar
 Gözlerimden kanlı yaşlar
 Döküp gitmek bana düşer
Ömrüm geçti döne döne
 Hiç sitem etmedim düne
 Boynumu düşürüp öne
 Büküp gitmek bana düşer
İbrahim’im sustu diller
 Söndü ateş uçtu küller
 Aşk bağına taze güller
 Dikip gitmek bana düşer
İbrahim Yavuz
Seni Tutamam
Bu muydu aşkıma verdiğin değer?
 İstediğin olsun her şeye tamam
 Bana olan aşkın bittiyse eğer
 Gitmek istiyorsan seni tutamam
Aşkın küle döndü artık kor değil
 Sevdalı gönlümün gözü kör değil
 Haydi güle güle demek zor değil
 Gitmek istiyorsan seni tutamam
Sen bana uzaktın ben sana yakın
 İstersen masumca bir tavır takın
 Sana yalvarmamı bekleme sakın
 Gitmek istiyorsan seni tutamam
Olmayacak hayal kurmam bilesin
 Çıkıp ta yoluna durmam bilesin
 Başımı taşlara vurmam bilesin
 Gitmek istiyorsan seni tutamam
Her derdi bilirim her kederi de
 Sanma ki bir enkaz kalır geride
 Al götür kibrini kaprisleri de
 Gitmek istiyorsan seni tutamam
Hiçbir şey diyemem kararın özel
 Hiç okuma bana hariçten gazel
 Bak kapılar açık hava da güzel
 Gitmek istiyorsan seni tutamam
İbrahim Yavuz
Gitmek İstiyorum Ya
Bazen aklım esiyor diyorum çekip gitsem
 Geriye dönmesem ağladığını görmesem
 Dön diye yalvaran sesine kulak asmasam
 Gitmek istiyorum ya işte gidemiyorum
Düşünüyorum bir gece ansızın habersiz
 Kapıyı açarak dışarıya çıksam sessiz
 Biliyorum gözyaşı dökeceksin çaresiz
 Gitmek istiyorum ya işte gidemiyorum
Kendimi vursam ıssız dağların tepesine
 Mecnun misali düşsem sahranın ortasına
 Dayanamazsın hasretin yakan acısına
 Gitmek istiyorum ya işte gidemiyorum
Bilirsin mahzun bakışlarına dayanamam
 Gitmek istesem de sensizlikte yaşayamam
 Seviyorum seni gönlüme karşı koyamam
 Gitmek istiyorum ya işte gidemiyorum
Dinçer Demirel
 
 
okuduklarım pek güzel değildi.