Mektup Sözleri

Mektup sözleri

Yazarlar tarafından seçilmiş en güzel 10 mektup sözü:

İlgili makale
Güzel sözler

Sevgiliye anlamlı mektup sözleri

İlgili makale
Anlamlı sözler

Komik mektup sözleri

Sayın değerli sağlam ciğerli, bazen üzüntülü bazen kederli, su gibi akan şimşek gibi çakan muhteşem varlık.

Kalbimin en derin köşesinde, gül suyu şişesinde saklamış olduğum selamları sunar hürmetler ederken evvela sizleri, beni, gemideki dümeni, tarladaki tikeni, dünyada olup biteni, gurbette hasret çekeni, baharı yazı kemanı sazı, insandaki nazı yaratan Yüce Allah’tan (cc) iyi olmanızı dilerim.

İlgili makale
Komik sözler

Mektup örnekleri

Sevgili Betül

Can arkadaşım, yol arkadaşım…

Ne çok şey var aslında sana söylemek istediğim, ne çok şey var teşekkür borçlu olduğum. En zor zamanlarımda elini sen uzattın bana, karanlıktan aydınlığa ilk adımlarımı seninle attım. Ne çok yaşanmış anılarımız var. Bazen pijamalar üzerimizde, film seyrederken elimizde kabak çekirdekleri gözyaşlarımız sel oldu, bazen kızlarla Heybeliada’da mimozalar arasında bulduk kendimizi. Tezpişti’ye hala gülüyoruz. Ağaçları giydirdik birlikte! Mevlana ziyaretlerimiz, Eymir’de karlar üzerindeki danslarımız, Dubai maceralarımız, Ağva’daki hayal kırıklığımız? Yıllar yıllara eklendi, çok değiştik, çok yollardan geçtik. Ama dostluğumuz da bizimle büyüdü, bizi biz yaptı. Ali bir gün dönüp, “Sen benim ikinci annemsin” dediğinde, yüreğinden hissederek söylediği bu söz ile durdum düşündüm, dosttan ötesin sen, öteki bensin.

Sakındığın Sevgi

Sen dün akşam evlendin. Üstelik çok sevdiğim, kalbi yumuşacık, seni yıllarca sevmiş Bülent Ağabey ile. Peki ya bendeki bu hüzün neden? Hep düşünürüm evlenenin arkasından neden gözyaşı döker insanlar diye. Gidenin gittiği yerde mutlu olacağına duyulan inanç mı yaşartır gözleri yoksa artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı düşüncesi mi? Artık sabahın 7’sinde evine telefon açabilecek miyim? Ya da gece içim sıkıldığında kalk gel diyebilecek miyim diye endişeleniyorum.

Öte yandan da incinmenden, o fedakar yüreğine zerre hüzün düşmesinden korkuyorum. 27 yıldır sahip çıktığın, koruduğun, sakındığın sevgi dolu birlikteliğinin altına imza attığında birşeylerin dengesinin bozulacağından korkuyorum.

Ama sonra diyorum ki. Betül Ilgar bu! Yıllarca Ankara’nın en çalışkan, en üretken kadınlarından biri olmuş, her ortamda kendini ispat etmiş, sıkı bir sivil toplumcu, dirayetli bir kişilik ve en önemlisi ne istediğini ne yapması gerektiğini çok iyi bilen sapasağlam bir kadın! O bilir ne yapacağını.

Dostumu Ruhumla Severim

Canım Betül’üm,

Sana yüreğin kadar aydınlık, kalbin kadar temiz bir ‘yeni’ hayat diliyorum. Yılların alıp götürdüğü ne varsa hepsini katmer katmer geri alacağın, gözlerinin keyiften, neşeden parlayacağı bir ömür diliyorum sana.

Son yıllarda hayat beni türlü sınavlardan geçirirken öğrendiğim en önemli ders şu oldu: Dost biriktirmek.

Benim birikimim sağlam! Hep yanımda olan dostlarım, her an varlıkları ile beni güçlü kılan kardeşlerim, yoldaşlarım var. Böyle değil midir dostluk dediğin. Gözünün dilini bilen, söylemeden anlayabilen, en derin yaralarını açıp gösterebildiğin, merdivenlerden çıkarken ve alkışlandığında değil, tökezlerken ve yuhalanırken de koluna girebildiğin.

Mevlana’nın dediği gibi;
“Ben dostumu ne aklımla ne kalbimle severim,
Olur ya kalp durur…
Akıl unutur…
Ben dostumu ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur.”

Yolun açık olsun yol arkadaşım.

İlgili makale
Ağlatan sözler

Edebi Mektup Örneği

Ceyhun Atuf Kansu’dan Orhan Asena’ya

Sevgili Kardeşim Orhan,

Belki bu mektubum oraya vardığı zaman, sen bir çocuk hastanesine kavuşmuş olacaksın. Böylece huzurunun bir bölüğü gerçekleşmiş olacak. Bütün sıkıntılarım sanatçı-hekim ikiliğinden doğuyor. Şimdi Ankara’da tiyatrolar perdelerini açıyor. Gözüm o kadar alışmış ki, Orhan Asena adı altında bir oyun arıyorum, bulvarları dolduran afişlerde. Bu yıl, yerli oyun bakımından tiyatrolar oldukça dolgun. Geçen yılın en güzel başarısı Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı” oldu. Bu Türk oyun biçiminden yararlanan -toplumsal yergiyi- temel alan ve Türk opereti geleneğine dayalı güzel bir oyundu. Gılgamış sergisi üzerine yazdıklarını okudum. Orhan, burada da ayırt ettiğim bir kusurun – kusur denebilirse buna- var senin, başkalarının yargısına çok değer veriyorsun. Otuz yıla varan yazarlık hayatımda ben, kimin ne dediğine pek önem vermedim. Yapabileceğim, yapmak istediğim şeyi yaptım. Bir az gelişmiş toplumda, onun bunun yetersiz -çoğu kez bilgisiz ve dayanaksız- yargılarına hiç aldırmadım. Bir az gelişmiş toplumun sanat eserleri karşısında eleştiri ve yargı gücü de az gelişmiş oluyor. Tozdan, dumandan ve -manevi eresiondan- gerçek ölçüler kayıp gidiyor.

Bu yıl, Tahsin Saraç’ın “Günümüz Fransız Şiiri” kitabı, Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü’nü kazandı. Bundan Türk Kültür Derneklerinde attığımız adımın güzelliğini ve yararını anla. “Pusuda”, bütün Türkiye’de oynanıyor. Yalan ve Ocak öyle… Ama ne oldu, -az gelişmiş toplumun ürettiği o yetersizler kadrosu- işlerimize ve yaptıklarımıza engel oldular. Peki kendileri bir şey yapabildiler mi? Neden ki, yetersizdiler ve bizimle temel anlaşmazlıkları bundan doğuyordu.

Basılı Eğitim Malzemeleri Hazırlama Merkezi’nden iki ay önce kadar ben de ayrıldım. Şimdi kitap verirlerse yazacağım. Her şey – her yer, az gelişmiş bir ülkede yetersizlerin, sığların eline geçiyor. Bir kurumu hızla bir (yemlik) haline getirmenin yolunu buluyoruz. Bunların dışında soyut diye beğenmediğimiz halk yönetimi ortamında Türkiye hızla uyanıyor: güzel bir demokrasi savaşı. Türkiye’nin geleceğine umutlarla, iyimserlikle bakıyorum. Düşüncenin uyandığı her yerde, umut ve yapıcılık da boy atar.

Gözlerinden sevgiyle öperim.

İlgili makale
Sevgiliye güzel sözler
Exit mobile version