Unutulmaz şiirler

Unutulmaz şiirler sayfamızda amatör ve ünlü şairlerden bu konu ile ilgili şiirleri bulabilirsiniz.
Hoşseda
Bana sor sevgili kari’, sana ben söyleyeyim,
 Ne hüviyette şu karşında duran eş’ârım:
 Bir yığın söz ki, samimiyeti ancak hüneri;
 Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne sanatkârım.
Şi’r için göz yaşı derler; onu bilmem, yalnız,
 Aczimin giryesidir bence bütün asarım!
 Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
 Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarım!
Mehmet Âkif
Adımla Nasıl Berabersem
Hacet yok hatırlamasına seni hatıraların
 Bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
 Koşar gibi yürüyüşün
 Karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün
Hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
 Uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kâinatın
 Karanlık boşluklarında akıp giderken zaman
Adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
 Seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
 Gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
 Koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
 Ve sonra her zaman her ölümlüye
 Ayni şartlar altında kısmet olmayan
 Gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda
Hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
 Sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın.
Atilla İlhan
Terk Etmedi Sevdan Beni
Terk etmedi sevdan beni,
 Aç kaldım, susuz kaldım,
 Hayin, karanlıktı gece,
 Can garip, can suskun,
 Can paramparça.
 Ve ellerim, kelepçede,
 Tütünsüz uykusuz kaldım,
 Terk etmedi sevdan beni.
Seni Yaşamak
Seni her özlediğimde sevgilim,
 Gökyüzüne bakıyorum;
 Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
 Seni her özlediğimde bir tanem,
 Denizlere bakıyorum.
 Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.
 Seni her özlediğimde bir tanem,
 Kuşlara bakıyorum.
 O kanatlardaki özgürlüğünü görüyorum çünkü.
 Ve aşkım, seni her özlediğimde,
 Adında isyan ediyorum.
 Seni özlemek istemiyorum ben,
 Ben seni yaşamak istiyorum,
 Seni her özlediğimde sana bakmak istiyorum
 Ve seni sende görmek sadece.
BEHÇET NECATİGİL
Bir Garip Orhan Veli
Bir garip Orhan Veli’yim
 Veli’nin oğluyum
 Tarifsiz kederler içindeyim
Rumeli Hisarı’na oturmuşum
 Oturmuş da bir türkü tutturmuşum
İstanbul’un mermer taşları
 Başıma da konuyor martı kuşları
 Gözlerimden boşanır hicran yaşları
 Edalım.
 Senin yüzünden bu halim.
İstanbul’un orta yeri sinema
 Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama
 El konuşurmuş, görüşürmüş bana ne
Sevdalım.
 Boynuna vebalim
İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim
 Bir garip Orhan Veli’yim
Orhan Veli Kanık
Anlatamıyorum
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
 Mısralarımda;
 Dokunabilir misiniz,
 Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
 Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
 Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
 Her şeyi söylemek mümkün;
 Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
 Anlatamıyorum
Orhan Veli
Tut Ellerimi Salıverme Sakın
Tut ellerimi salıverme sakın
 Erisin avuçlarında çaresizliğim
 O seven gözlerle bak bana
 Kirpiklerin yüreğimi acıtsın.
Seviyorum de, bir daha söyle
 Biliyorum, aşkımızın başladığı yerde
 Özlemler filizlendi başak başak
 Hüzün şarkıları sardı her yanı.
Seninle gelen kader ölüm olsun isterse
 Tut ellerimi salıverme sakın.
Diyebilseydim
Anladım diyemem ki! Suçluyum
 Belki ben anlatamadım sana kendimi
 Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece
 Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi
 Her gün her dakika seni özlerdim
 Bitmezdi kederim senin yanında bile
 Susardım, gözlerime baktığın zaman
 Mermer bir heykelin çaresizliğiyle
 Oysa neler düşünürdüm sen yokken
 Sana kavuşunca neler söylemek isterdim
 Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi
 Ayrılık başlayınca ben biterdim
 En kötüsü beni koyup gitmendi
 O öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz
 Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde
 Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz
 Ve nice yıllar kovalardı birbirini
 Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler
 Bütün teselliler uzaklarda kalırdı
 Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler
 Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
 İşte ellerimde al, diyebilseydim
 Anlardın, ve hiç gitmezdin, değil mi
 Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Her Şey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
 Kanatların çırpındığı kadar hafif.
 Kalbinin attığı kadar canlısın
 Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç.
 Sevdiklerin kadar iyisin
 Nefret ettiklerin kadar kötü.
 Ne renk olursa olsun kaşın gözün
 Karşındakinin gördüğüdür rengin.
 Yaşadıklarını kar sayma:
 Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
 Sevdiğin kadardır ömrün..
 Gülebildiğin kadar mutlusun
 Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
 Sakın bitti sanma her şeyi.
Sevdiğin kadar sevileceksin.
 Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
 Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
 Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
 Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
 Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
 Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
 Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
 Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
 Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
 Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
 Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.
İşte budur hayat!
 İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
 Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
 Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
 Çiçek sulandığı kadar güzeldir
 Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
 Bebek ağladığı kadar bebektir
 Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
 Sevdiğin kadar sevilirsin.
CAN YÜCEL
Üçüncü Şahsın Şiiri
Gözlerin gözlerime değince
 Felâketim olurdu ağlardım
 Beni sevmiyordun bilirdim
 Bir sevdiğin vardı duyardım
 Çöp gibi bir oğlan ipince
 Hayırsızın biriydi fikrimce
 Ne vakit karşımda görsem
 Öldüreceğimden korkardım
 Felâketim olurdu ağlardım
Ne vakit Maçka’dan geçsem
 Limanda hep gemiler olurdu
 Ağaçlar kuş gibi gülerdi
 Bir rüzgâr aklımı alırdı
 Sessizce bir cıgara yakardın
 Parmaklarımın ucunu yakardın
 Kirpiklerini eğerdin bakardın
 Üşürdüm içim ürperirdi
 Felâketim olurdu ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
 Jezabel kan içinde yatardı
 Limandan bir gemi giderdi
 Sen kalkıp ona giderdin
 Benzin mum gibi giderdin
 Sabaha kadar kalırdın
 Hayırsızın biriydi fikrimce
 Güldü mü cenazeye benzerdi
 Hele seni kollarına aldı mı
 Felâketim olurdu ağlardım
Attila İLHAN
 
 



Kesinlikle müthiş bir şiir çok etkilendim.:)
Sana Geldim Sona
Sana geldim sona
Sen de yeryüzüdür gövde bulan
Ey azgın suların sonsuzluğu
Bakışlarım demir atsın gözlerinin limanına
Fırtınalar yorgunu yüreğim sana;
Gözlerini kapa ve kendine yıldızlardan gece yap,
Ben başladım oyuna,
Ellerimin arasındaki başımda kopuyor fırtınalar..
Karanlığın koynunda ay vursun denizlere
gel-gitler bunaltsada,
yakamozların ışıltısı yeter bana
Her başlangıç bir sondur aslında..
Son olmadan gizlerim çözülsün sende..
Sana geldim.. sona
Hayalinin karşısında
bülbüle dönen dillerim lâl oluyor karşında..
Kifayetini kaybeden kelimelerimin ardına gizleyip
hayal kırıklıklarımı sessiz çığlıklar atıyorum..
Umutta olmalıydı biraz ama..
Bulamıyorum..
Bir sigara dumanında resmedip
dünyanın sekizinci harikasını
kıçı kırık mısralarımla çıkıyorum karşına..
Ey benim deli mavim..
Sessiz, kimsesiz limanım..
Çok değil, bir kulaç uzağımda görürdüm seni..
Öyle değilmiş..
Uzun zaman önce bıraktım sularına o cam şişeyi..
Gelmedi mi kıyılarına..
Peki peki..
Dediğin gibi olsun..
En çok gözlerini severdim derdin..
Bırak o halde..
Bakışlarım demir atsın ıssız kıyılarına..
Deli boranlar kucağında en çaresiz olduğum anlarda
bir el kadar yakındı hayalin..
Bu yorgun yürekle asıyorum dualarımı kapına..
(II)
Sana geldim..
Bütün Sabahlarım sesinde ağarsın
Keder tırmanmasın yüzüme bir daha;
Sarmaşık gibi;
Öpüşlerin damlasın çöl dudaklarıma
Biliyorum;
Yüreğin durgun sudur;
Dindiğim Korku kıyılarımı sildiğim
İşte yine herşeyin başlayıp bittiği yerdeyim..
Gecedeyim..
Her gecemin sende ağarmasını,
İnceden bir temenni umuyorum farkında olmadan..
O uzun susuşların ardına gizlediğim
derin kederlerimin son bulması dileği ile
sarıp sarmalarken hayalini dudaklarıma bırakıyorum..
En hırçın anlarımda
kanımdaki zehiri etkisiz kılan
tek şeydi o ıssız yanın..
Yokluğunda taş dibeklerde döverken yüreğimi
omzumdaki el seninkiydi..
Bir nisan yağmuruydun yangınımı söndüren..
Ve beni cesur yapanda buydu sanırım..
Korkularımı yükleyip bir çift kelebek kanadına
uzun yıllardan geldim sana..
Sana geldim sona
Sustum ve yumdum gözlerimi
İki damla ateş düşürdün o gözlerden
yüreğime
Gözyaşlarım söndüremiyor
Canım daha çok yanıyor
Gel al uslandır asi bedenimi
Gece kanat çırpsın parmaklarında
Korkularımla,Yalnızlığımla
Umarsız delice seven yüreğimle
Sendeyim işte..
(III)
Sana geldim! …
Ömrümün ilkbaharında doğan
umut güneşimle,
Sende yeşeren tüm hayallerimle
Sonsuz rüyamın sevda limanı olsanda
Beşinci mevsim hazan günümde
sendeyim işte.
Sana geldim! … sona
Sus pus oldum yine..
Kapatıp gözlerimi zihnimde uçuşan kelimelerimi toparlarken
hayalin geliyor gözlerimin önüne..
Hani derler ya film şeridi gibi..
İşte öyle..
Geldiği gibi gitti aniden..
O dipsiz karanlıklarımda
alev alev yangınlarımla uğraştım durdum yine..
Bıkmadan usanmadan
Kimi zaman eriyip biterken,
kimi zamanda küllerimden doğdum yeniden..
Yetmedi biraz daha kal diye
yalvardım hayalinin önünde..
Şimdi anlıyorum..
Fitilimi ateşleyen
bedenimi kora çeviren
duvardaki hayalinmiş..
Ben denizlerin azgın dalgalarında,
gökyüzünün fırtınalarında kopup gelen
deli maviliklerin serinliğini arzularken
sen öpüşlerinle çöle çeviriyordun bedenimi..
Sonrası hoyratça geçen zaman..
Azgın mavi sularında sahipsiz bir sal gibi dolanıyordum..
En hırçın anlarına şahit oldum..
Şimdi ise oturmuş senden medet umuyorum..
(IV)
Hadi..
Tak geceyi koluna şimdi..
Derinlerine sakla o hırçınlığını..
En sakin halini takınıp kendine benzet beni..
Azgın dalgalar uzak olsun artık bizden..
Sığ sularında sev beni..
Birbirimizden kaçıracak yerimiz kalmasın
Birleşsin yağmur soylu ellerimiz
Bırak öpüşlerim ağzını kapatsın
Uzun uzadıya susarak kalalım birbirimizde
Sabaha söyleceyek söz bırakmayalım
Ne ateş olabildik seninle ne de su
Bırakalım maskelerimizi bir kenara..
En yalın halimizle gelelim yüzyüze..
Ne söylenecek söz kalsın içimizde,
ne de kaçıp saklanacak yer..
Fonda bir gitar eşlik etsin
ağzını öpüşlerimle kapatırken..
Ve çok sevdiğimiz mavi konuşsun yerimize..
Biz suskunları oynarken
yüreklerimiz dalsın en koyu muhabbetlere..
Varsın sabah olsun ne farkeder..
Söz müzik kalmasın tan ağarana kadar..
Sessiz haykırışlarımız vücut bulsun da
acılarımız sussun
Sevda çözmesin kendini bizden
Azgın sularda delice sevişelimde
Yüreğim alıkoysun senide
gitme benden
Sona geldim Sana
Bırakalım dizelerimizde aksın kelimeler..
Oldukları yerde kalsın o yüzsüz acılar..
Varsın gece dönmesin güne..
Parlayan tek şey sen ol ıssız hayatıma..
Ve sevda..
Hakkını verelim artık..
Bedelini çoktan ödedim ben
Düğüm düğüm olan yüreklerimizle..
İnadına doya doya gülmek..
Sahi unutalı ne kadar uzun zaman olmuş..
Şimdi sus nolursun..
Parmağımla kapatırken dudaklarını,
Son temennidir bu
dudaklarımdan dökülen..
Yüreğim alıkoysun gitmelerini
Umarsızca bende kalmanı istesem
İşte ben sana geldim
Sana..
Safure/
1989-2010
Safure Kıvılcım