Turgut Uyar Şiirleri

İkinci Yeni şiirinin öncü ve en özgün seslerinden, "Göğe Bakma Durağı"nın unutulmaz şairi Turgut Uyar'ın dizelerinde kaybolmaya, onun kelimeleriyle aşkı, yalnızlığı, umudu ve isyanı yeniden keşfetmeye hazır mısınız?

Modern Türk şiirinin öncülerinden biri olan Turgut Uyar, derin anlamlar taşıyan dizeleri ve özgün anlatımıyla edebiyatseverlerin gönlünde taht kurmuştur. Turgut Uyar’ın en güzel ve en ünlü şiirlerini mi arıyorsunuz? “Göğe Bakma Durağı”ndan “Büyük Saat”e, İkinci Yeni’nin unutulmaz şairinin en sevilen eserlerini, alıntılarını ve hayatına dair dokunuşları bu yazıda keşfedin. Bu yazımızda, aşk, özlem ve umut dolu dizelerde en güzel ve en çok okunan 15 Turgut Uyar şiirini, anlam dünyalarıyla birlikte sizler için derledik.

İşte, en güzel ve en ünlü Turgut Uyar şiirleri:

1. Senfoni

Önce sesin gelir aklıma
Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.

Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yan yana olduk mu el ele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.

İçim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez
Geniş meydanlarda akşam üstleri
Üst üste üç kere deniz, üç kere çınarlar.

Sen yanımdayken ister istemez
Uzak ırmakları hatırlıyorum.

Ara sıra düşmüyor değil aklıma
Yabancı kadınların sıcaklığı
Ama Allah bilir ya, ne saklıyayım
Yanında ihtiyarlamak istiyorum.

Turgut Uyar

Turgut Uyar senfoni şiiri

Bir müziğin ritmini ve etkisini şiire yansıtan, ses ve anlam ilişkisini ustaca kuran bir şiirdir. Duyguların ve düşüncelerin akışını, bir senfoninin katmanları gibi işler.

2. Acıyor

Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun
Sevgim acıyor

İlgili Makaleler

Biz giz dolu bir şey yaşadık
Onlar da orada yaşadılar
Bir dağın çarpıklığını
Bir sevinç sanarak

En başta mutsuzluk elbet
Kasaba meyhanesi gibi
Kahkahası gün ışığına vurup da
Ötede beride yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün İşhanlarının tarihçesi
Bütün söz vermelerin tarihçesi
Sevgim acıyor

Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
Sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar
Ve o kadar

Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
Kış geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi gündüzün
Sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse

Eylül toparlandı gitti işte
Ekim falan da gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar

Turgut Uyar

Turgut Uyar acıyor şiiri

Duygusal derinliğiyle öne çıkan bir şiirdir. Aşkın, ayrılığın ve insan ilişkilerinin getirdiği acıları, yalnızlığı ve kırılganlığı işler. “Sevgim acıyor” dizesi, pek çok kişinin yüreğine dokunmuştur.

3. Göğe Bakma Durağı

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat.

Turgut Uyar

Turgut Uyar göğe bakma durağı şiiri

Aşk, umut ve kaçış temalarını barındıran bu şiir, modern şehir hayatına karşı ruhsal bir başkaldırıdır. Şiir, sıradan bir hayatın içindeki kaçış arzusunu, hayata ve ilişkilere farklı bir pencereden bakma isteğini dile getirir. Samimi dili ve düşündürücü imgeleriyle geniş kitlelere ulaşmıştır. Özellikle “İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım” dizesi, Türk edebiyatında en çok alıntılanan dizelerden biridir.

4. Sonnet

Çekemezsin bir yere sineden başka.
Biliyorum günler hep böyle geçecek.
Ne akşamleyin komşu, ne bir akraba,
Ne bir dost, oturup karşılıklı içecek..

Yalnızlık sade şurda burda değil,
Düşüncede, hatırada ve dilekte.
Hangi taşı kaldırsan, nerde ‘of! ‘ çeksen,
Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte..

Bilmem rengi nasıldır, boyu ne kadar.
Biçen her kimse yıllardır yanlış biçiyor.
Bir elbise ki, alabildiğine dar..

Nedir bir türlü sırrını anlamadık,
Kimdir bizimle böyle şaka ediyor,
Hangi cebini karıştırsan yalnızlık.

Turgut Uyar

Turgut Uyar sonnet şiiri

5. Denge

Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba

Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle dövüşemem
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Turgut Uyar

Turgut Uyar denge şiiri

Hayatın içindeki karşıtlıkları, zıtlıkları ve denge arayışını işleyen bir şiirdir. Sezen Aksu tarafından bestelenmesiyle daha geniş kitlelere ulaşmıştır.

6. Tut Ki Ben

Tut ki sen bir şiiri çok iyi yazsan
Ya da çok iyi bir şiir yazsan
Bir saatin aralıksız işleyişi
Bir çocuğun bir sokak kedisini sevişi
Bilmem ki sanki güzel bir akşam gibi
Onun için her akşamı iyi yaşamalıyım
Yani kıskanılan onu
Demek istediğim hepsi

Turgut Uyar

Turgut Uyar tut ki ben şiiri

Bu şiir, toplumsal baskılar ve bireyin yalnızlığına dair sorgulayıcı dizelerle örülüdür.

7. Denize Gidip Dönen Mavilerin Bire İndirgenen Üçlüğü

Yalanlı dolanlı alçak doğruca yaşanmamış bir
Bir gözsüz kulaksız elsiz ayaksız güdük bir gün
Bütün yitiklerim karalarım üstüste üstüste bütün karışıklığım
Gelip geçtiğim macera şu kadar binler yıllık
Şu kadar binler yıllık karalarım karışıklığım üstüste
Usul usul insan insan ölüm ölüm üstüste
Şu kadar güneş şu kadar su yılanı şu kadar düzen
Ben sebepliyim denizlere aylara kavgalara umutsuzluğa
Bir maviyi durup dururken birine benzetiyorum
Bir balığın ağzını anıyorum durup dururken
Serinliyorum

Ben üç yer tasarlamıştım üçü de sana bana uygun
Biri günebakanlarda biri otuz yaşta birini sorma
Birini sorma gün gelir ben söylerim
Daha usta olurum daha yiğit o zaman söylerim
Bu kırgın karanlığı bir ışıtalım ilkin
Yeniden şehirler kuralım şimdikilerine benzeyen
Baştan başlayalım susamlara ekmeklere denizaşırılarına
sevmelere
Gidip dönelim
Belki bir yerde bir tohumda bir durumda belki
Belki o ses o yudum o yumuşak döşekler yeşil yeşiller
Ben taş çekerim yılmam çamur kararım yol döşerim
Bakarsın göneniriz gidip dönelim
Ben yılmam taş çekerim çamur kararım ben
Senin de gürül gürül saçların var nasıl olsa

Turgut Uyar

Turgut Uyar Denize Gidip Dönen Mavilerin Bire İndirgenen Üçlüğü şiiri

Uzun soluklu ve düşündürücü bir şiirdir. Denizin ve mavinin sonsuzluğu üzerinden varoluşsal sorgulamalar yapar, insanın içsel yolculuğunu anlatır.

8. Arz-ı Hal

Ben de günahkâr kullarındanım Allah’ım…
Bir bilirim dualardan,
Bir de demeyi doyunca.
Bir kere oruç tutmam ramazan boyunca,
Ama çekmediğim kalmadı sevdalardan.
Ben de günahkâr kullarındanım Allah’ım!…

Benim gibi kulun çok dünyada, Allah’ım!…
Eğer bilmiyorsan işte, haberin olsun.
Ekmek derdi, aşk derdi unutturdu seni.
İnsan hatırlamıyor dün ne yediğini.
Zaten yediğimiz ne ki hatırda dursun.
Benim gibi kulun çok dünyada, Allah’ım!…

Yazdıklarıma sakın darılma Allah’ım!…
Meleklerin sana bunları söylemezler.
Artık, pek yarattığın gibi değil dünya
İnsanlar hem sabuna karıştı, hem suya:
Ne olursun, hoşuna gitmedi ise eğer,
Yazdıklarıma sakın darılma Allah’ım!…

Sana birşey soracağım, affet, Allah’ım!…
Baş vakit kızlar doluyor camilerine,
Beyaz yaşmaklı, beyaz tenli, masum kızlar…
Benim bir defa görüşte yüreğim sızlar;
Sen tutulmadın mı, içlerinden birine?
Sana birşey soracağım, affet, Allah’ım!…

İşte insanlar bu minval üzre, Allah’ım!…
Kıt kanaat sere serpe yollar boyunca…
Sen, bizim için hâlâ o ezeli sırsın.
Sen de bizi bilmiş olsan, başkalaşırsın…
Herkesin kederi, gailesi boyunca.
İşte insanlar bu minval üzre, Allah’ım!…

Turgut Uyar

Turgut Uyar arz-ı hal şiiri

Turgut Uyar’ın ilk şiir kitaplarından birine adını veren bu şiir, şairin edebi yolculuğunun başlangıcını ve temel izleklerini barındırır. Bireyin sıkışmışlığını ve hayata dair dertlerini dile getirir.

9. Bir İntihar Akşamı Üstüne Söylenti

Kısacık yoğun bir akşam
herkesin yüzünün bir anıya karıştığı
yoğun bir akşam
bana bir memur gibi davrandılar hastanelerde
ve bir intihar üstüne söylenti
bütün kıyıları dolaştı durdu
kısacık bir akşam

Kısacık serin bir akşam
kelebeklerin atlarla yarıştığı
yoğun bir akşam
bazı mektuplar damgalandı postanelerde
oturuldu bir takım şarkılar söylendi
bir adam bir kadının kapısını vurdu
kısacık bir akşam

Neyi söylesem bir kahramanlıktı
içinde azıcık buluştuğumuz
bir bulutla bir kağıt peçete arasında
kısacık yoğun bir akşam
şaşırdım hüznümü nerelere bıraksam
bir yanda kasıklarımın sarsılmaz gücü ve
kısacık yoğun bir akşam

Her şey bir unutkanlıktı
arada bir deliler gibi kavuştuğumuz
tüfekle vurulmuş bir parsın yarasında
kısacık yoğun bir akşam
biliyordum bir soğuktu nereye varsam
bir yanımda bir el bir yanda vazgeçilmez bir sancı ve
kısacık yoğun bir akşam.

Kim karıştırdı gerçekliğine
yaşadığım sonsuzluğun
ve oturuldu bir takım şeyler söylendi
imla kurallarıyla mutsuzluk üstüne
kısacık bir akşam
duraladım ne yapsam

Kim karıştırdı gerçekliğine
su terazilerindeki ensizliğin
ve fotoğraflar çekildi ben çıkmadım herkes eğlendi
araba vapurlarıyla denizsizlik üstüne
kısacık bir akşam
o kadar kısa ki bir akşam

yüzümü suyun ardında buldum
kıyılar bu yüzdendir öyle dediler
kısacık yoğun bir akşam
serin bir akşam öyle söylediler…

Turgut Uyar

İnsan ruhunun karanlık dehlizlerine inen, yalnızlık ve umutsuzluk temalarını işleyen çarpıcı bir şiirdir. Uyar’ın şiirlerindeki “sivil” duruşun ve toplumsal eleştirinin ipuçlarını da barındırır.

Turgut Uyar Bir İntihar Akşamı Üstüne Söylenti şiiri

10. Geyikli Gece

Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk

Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabani uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak
Bir yandan, toprağı sürdük
Bir yandan kaybolduk
Gladyatörlerden ve dişlilerden
Ve büyük şehirlerden
Gizleyerek yahut döğüşerek
Geyikli geceyi kurtardık

Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
Bilir bilmez geyikli gece yüzünden

Geyikli gecenin arkası ağaç
Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
Çatal boynuzlarında soğuk ay ışığı

İster istemez aşkları hatırlatır
Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
Şimdi de var biliyorum
Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli

Hiçbir şey umurumda değil diyorum
Aşktan ve umuttan başka
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.

Biliyorum gemiler götüremez
Neonlar ve teoriler ışıtamaz yanını yöresini
Örneğin Manastırda oturur içerdik iki kişi
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
Geyikli gecenin karanlığında

Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk
Kötüydük de ondan mı diyeceksiniz
Ne iyiydik ne kötüydük
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
Başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı

Ama ne varsa geyikli gecede idi
Bir bilseniz avuçlarımız terlerdi heyecandan
Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
Büyük otellerin önünde garipsiyorduk
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
Yahut bir adam bıçaklasak
Yahut sokaklara tükürsek
Ama en iyisi çeker giderdik
Gider geyikli gecede uyurduk

Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
İmdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
Sultan hançerleri gibi ay ışığında
Bir yanında üst üste üst üste kayalar
Öbür yanında ben

Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
Domino taşları ve soğuk ikindiler
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda
Sevinsek de sonunu biliyoruz
Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
İyice kurulamıyorum saçlarını
Bir bardak şarabı kendim için içiyorum

Halbuki geyikli gece ormanda
Keskin mavi ve hışırtılı
Geyikli geceye geçiyorum

Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.

Turgut Uyar

Turgut Uyar geyikli gece şiiri

Uyar’ın simgesel ve karmaşık şiirlerinden biridir. Soyutlamaların ve imgelerin yoğun olduğu bu şiir, okuyucuya farklı yorumlama kapıları aralar. Geyik figürü, masalsı ve derin anlamlar taşır.

11. Tel Cambazının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiir

Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük âmenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Bütün ağaçlarla uyumuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama ağaçlar şöyleymiş
Ama sokaklar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yangelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım
Ben tam dünyaya göre
Ben tam kendime göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Turgut Uyar

Turgut Uyar Tel Cambazının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiir

Yaşamın kırılganlığını, denge arayışını ve sürekli bir risk içinde olmayı cambaz metaforu üzerinden anlatır. Uyar’ın düşünce dünyasını ve yaşam felsefesini yansıtan önemli eserlerinden biridir.

12. Çok Üşümek

Bir kalır uzun resimlerde anısı sakallarımızın
Urban içinde üşüyüp üşüyüp kaldığımızın

Bir Kalır yanık yağlar kokusu şehirlerde
Uzun nehirlere binip uzaklaşmadıkça

Bir Kalır yabancı yataklarda o oteller
Meydanlar heykeller sizin olmadığınız o her yer

O çok yalınç gerçekli gelip gitmeler

Bir kalır uzun duvarlar ve onların dipleri
Bir kalır yılgın adamların hep “Evet” dedikleri

Çok üşürdük hep üşürdük üşümekti bütün yaşadığımız
Üşürdü ellerimiz aşkımız sonsuz uzun sakallarımız

Tükenir dağınık diriliği kaşıntımızın bir gün
Bir kalır uzun kitaplarda anısı çok üşüdüğümüzün.

Turgut Uyar

Turgut Uyar çok üşümek şiiri

Yalnızlık, yabancılaşma ve hayatın soğuk yüzü karşısında duyulan üşümeyi, içsel bir duygu olarak dile getirir. Turgut Uyar’ın karakteristik melankolisini taşıyan şiirlerden biridir.

13. Yokuş Yol’a

Güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsan
Dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar

Dikenleri kopardığın yerleri bir bahar filân sanırsan
Kürdistan’da ve Muş-Tatvan yolunda bir yer kanar

Muş – Tatvan yolunda güllere ve devlete inanırsan
Eşkıyalar kanar kötü donatımlı askerler kanar

Sen bir yaz güzelisin, yaprakların ekşi, suda yıkanırsan
Portakal incinir, tütün utanır, incirler kanar

bir yolda el ele gideriz, o yolda bir gün usanırsan
padişahlar ve Muşlar kanar, darülbedayiler kanar

Muş – Tatvan yolunda bir gün senin akşamın ne ki
orada her zaman otlar otlar ergenlikler kanar

el ele gittiğimiz bir yolda sen gitgide büyürsen
benim içimde çok beklemiş, çok eski bir yer kanar

Turgut Uyar

Turgut Uyar yokuş yol'a şiiri

Yaşamın zorlukları, inişleri ve çıkışları karşısında insanın duruşunu, direncini anlatan bir şiirdir. Mücadele ve azim temalarını barındırır.

14. Türkiye’m

Seni boydan boya sevmişim,
Ta Kars\’a kadar Edirne\’den.
Topragini, taşini, daglarini
Firsat buldukça övmüşüm.

Sen vatanimsin, ekmegimsin
Duydugum, bildigim zafersin yillarca..
Zonguldak\’ta 63 numara
Nazli sahiller Akdeniz\’de.
Sevdasin cigerlerimde parça parça
Yari kalmiş dilegimsin…

Sen Koçhisar\’da tuzum,
Sille\’de kizim…
Çift kulakli Sürmene biçagi belimde.
Varmişim çig köfte yemeye Adana\’ya
Dadaloglu\’ndan bir koçaklama dilimde:

Şu yalan dünyaya geldim geleli..
Hey vatanim, bacim, sagdicim, emmim
Senden bir yara her yerimde.
Desteye güreşmişim Kirkpinar\’da.
Durmuş da yorgunluk çikarmişim,
Bir akşam vakti
Dört bardak kirtlama çayla Erzurum\’da..

Ardahan\’a varmişim yollar uzamiş
Bel vermiş, yol vermemiş daglar.

Yüce Tanri dört yanini bezemiş,
Beni yakan bir Konyali kizimiş..

Seni boydan boya sevmişim
Ta Edirne\’ye kadar Kars\’tan.
Taşini, topragini, yigidini,
Firsat buldukça övmüşüm…

Turgut Uyar

Turgut Uyar Türkiye'm şiiri

Vatan sevgisini işleyen bu şiir, Turgut Uyar’ın farklı bir yönünü ortaya koyar. “Seni boydan boya sevmişim, Ta Kars’a kadar Edirne’den” dizeleriyle yurdun dört bir yanına yayılan bir sevgi ve bağlılığı anlatır.

15. Büyük Saat

Tarihi bir olmaz akış gibi,
Oh sanki evrenin en son gecesini yaşadım
Sanki dinozorlar ve ben ve en hızlısı öbürlerinin
Bir ilkel eşitlikte buluştuk.
(Evrenin kendi kurduğu gecesini.)
Ben! Çocukları sevdim yaşadım.
Dünyaya alışmadım
Kuru güller gibi yersiz ve inceydim biraz. Hep
bunu duydum. Bunu yaşadım.
Pastanelerde şurda burda.
Oturdum emekli konsoloslarla iskambil oynadım.
Emekli konsoloslar,
kutu yapımcıları büyük pastanelere,
hamurkârlar, pabuççular,
polis hafiyeleri, kesekâğıtçılar
Saraçlar, kurşun dökücüler,
muhasebeciler, su yolcuları
Şarkı düzenleyenler, saat tamircileri!..
Şimdi tarihte saat kaç?

Tarihi bir olmaz akış gibi,
Tarihin yanlışı olmazdı biliyorum. Olsaydı!
Yanlışı olmaz gecikir. Ancak.
Bir yapma incelik gecesinde
Danteller ve tüllerle ve krizantemle ve
belki de bir mektupla Lady Montague’den ve
bayram şenlikleriyle. Oysa ben, Kış geldi
Dağlara filân gittim. Gözlükleri sevdim,
Coin de feu’lü bankerler kullansın diye. İncil’i ve
Aquinolu Thomas’ı okurken.
Ve titrek yaşlı kadınlar,
La dame aux Camelias’yı dinlenme yurtlarında.

Sırf bir haziran doğru çıksın diye,
Oturdum, bütün bir gün dikiş diktim.
Gözlükleri ve saatleri sevdim,
okşar gibi sildim camlarını
Okşar gibi siliyorum,
gözlükçüleri ve saatçileri
Saatime bakıyorum,
hiç kızmıyorum, hiç kızmıyorum
Biraz geri kalmış, düzeltiyorum.

Tarihi yersiz bir alkış gibi
Geçmişte ve Akdenizde çalkalanan.
Onaltı toplu kalyonlarda
Hatalı bir sekstant gibi.
Kahramandık. Başa çıkılmazdık.
Acırdık.

Cerbe dolaylarında ve
Celâli dağlarında ve oralarda.
Ve Amasya’da. Başının sözü edilirken
şehzade Mustafa’nın
Ve Hacı Bektaş kulları bunalırken ve
Mustafa Kemal bunalırken Amasya’da.
Halk içinde bir büyük imkânı kaçırdık. Ama
bütün cinselliğimle Akdenizi avuçluyorum.
Bütün. Şimdi
Akdeniz.
Ortak. Öyle büyük ki zaten
bütün uluslara yeter,
Tuzu ve karidesi ile

karides malûm deniz tekesi –
Ve bütün cinsel isteğimle
Akdenizi avuçluyorum.
Hazırlanıyorum -hâlâ- yanılmışların
ve hazırların gecesine
Ölmüş bütün babaları suçluyorum. Babalarla
ne zorum var aslında.
Ben ki ölmüş bütün biçimleri
kullanıyorum.

Güneş vuruyor başıma artık. Ortalıktayım
Güneş vuruyor
Güneş vuruyor
Seni ve
Göğüslerini ve
Akdenizi ve
başıma vuran güneşi birlikte avuçluyorum
Saat, saat kaç hâlâ
Bilmem? Ben güneş saati kullanıyorum.

Tarihi bir hazin balkıma gibi
Biliyorum kafiyeyi bozduğumu.
Başka şeyleri de bozduğumu. Ve biliyorum ki
hüzün varsa içinde,
bozukluk bile hoşuna gider Naci’nin
Biliyorum ki bozukluk bağışlanır, sevilir bile
İçinde bulunan herkesin
ölmüş olduğu eski fotoğraflarda
Ve Akdenize yelken basan kotralarda
Kuytu mağaralarında Karadenizin
Sessizlik ve görülmezlik bir büyük bahanedir.
Adam, şarkısını söyler ve çeker gider
Bir büyük meydana çıkınca gözbebeği
Ve sıkıntısı bir oda sabahına. Tatsız ve
Yanlış geçirilmiş bir geceden.. Ve
Kim bilebilir bir ufak pirinç tablete
Bozulmaz adımı yazdığımı.
Yani eramilden birinin mührüne
Yemenden yahut yunandan kalmış
Yani sonsuz girdi çıktısından mütarekenin
Kim bilebilir bir aldanışın sonunda adımı
Bir köprünün
Enikonu bir köprünün korkuluğuna kazdığımı
Ve bütün tüller, iskarpinler ve seçme şaraplar
Ve danteller ve röprodüksiyonlar ve
kocaman çiçekli balkonlar ve bir tüylü şapka için
Soğuk denizlerde balina avlarını
ve büyük kırımları
Şimdi saat kaç?
Yıldızlar evet diyor uzaklarda.

Turgut Uyar

Zaman kavramı, varoluşsal sıkıntılar ve modern insanın telaşı üzerine derinlemesine bir şiirdir. Uyar’ın sorgulayıcı ve melankolik ruh halini yansıtır.

Nazlim

Universiteit Gent üniversitesinden 2003 yılında mezun oldum. İngilizce, Almanca ve Türkçe bilmekteyim. Çeşitli sitelerde yazılar yazarak başladığım gazetecilik serüvenini serbest gazeteci olarak devam ettirmekteyim. Okuyucuların dikkatini çekecek haberleri 2004 yılından beri Nazlim.NET sitesinde yazmaktayım.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir