Yıldırım Beyazıt Kimdir? Biyografisi ve Hayatı

Bu yazımızda Yıldırım Beyazıt kaç yaşında öldü, savaşları, nerede doğdu, oğulları, kimin oğlu, karısı kimdir gibi bilgileri öğrenme imkanına sahip olacaksınız.

Yıldırım Beyazıt Kimdir?

Yıldırım Beyazıt

Tahta geçtiği 1389 yılından itibaren Ankara savaşına kadar Osmanlı Devletine yaptığı savaşlar ile sayısız toprak ve yer kazanmıştır. Osmanlı sultanlarının 4. olan Yıldırım Beyazıt, Ankara savaşında esir düşmesinin ardından 1403 yılında vefat etmiştir.

Yıldırım Beyazıt döneminin en önemli özelliği, kendisinden sonra Osmanlı Devletinin fetret devrine girmesidir. Onun yerine geçmek isteyen oğullarının taht kavgaları bu devrin yaşanmasına sebep olmuştur.

Yıldırım Beyazıt Biyografi Hayatı
Yıldırım Beyazıt’ın Babası Kim?: I. Murad (Murad-ı Hüdavendigar)
Yıldırım Beyazıt’ın Annesi Kim?: Gülçiçek Hatun
Yıldırım Beyazıtın Eşinin Adı Ne?: Hafsa Hatun. Ayrıca Olivera Despina Hatun, Devletşah Hatun, Devlet Hatun.
Yıldırım Beyazıt Doğum Tarihi: 1360 yılında Edirne’de doğmuştur. Kimi kaynaklara göre ise 1959 yılında doğmuştur.
Yıldırım Beyazıt Nereli: Edirne.
Yıldırım Beyazıt Ne Zaman Öldü?: 8 Mart 1403 yılında Akşehir’de vefat etmiştir.

Sultan Murad-ı Hüdavendigar’ın oğlu olup, 1360 yılında Gülçiçek Hatun’dan doğdu. Küçük yaştan itibaren zamanın seçkin alimlerinden ilim öğrendi. Değerli kumandanlardan askerlik, sevk ve idare derslerini gördü. 1381 yılında devlet idaresinde yetişmesi için Kütahya’ya vali tayin edildi. 1389’da haçlı ordusu ile yapılan Birinci Kosova savaşına katılarak büyük kahramanlık gösterdi. Babası Sultan Murat, bu savaş sonunda bir Sırplı tarafından şehit edilince, devlet ileri gelenlerinin müşterek kararı ile Osmanlı tahtına geçti.

İlk olarak Sırbistan işlerini yoluna koyan Yıldırım Bayezit bu sırada kendisine karşı ittifak eden Anadolu Beylikleri üzerine yürüdü.

Yıldırım Beyazıt Dönemi Kronolojisi

Süratle hareket ederek Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Germiyenoğulları, Menteşe ve Hamidoğulları beyliklerini ortadan kaldırdı (1390). Karamanoğulları beyliğini itaat altına aldı (1391).

1391’de İstanbul’u muhasara etti ve yedi aylık bir kuşatmadan sonra şehirde bir Türk mahallesi kurulması, bir cami yapılması ve yıllık verginin artırılması şartıyla anlaşma yaptı.

1392’de Kastamonu üzerine yürüyerek, Candaroğlu topraklarını ele geçirdi. 1394’te Selanik ve Yenişehir’i (Mora) alan Osmanlı orduları, Teselya ve Arnavutluk’a kadar ilerlediler.

Yıldırım Bayezid’in 1395’te İstanbul’u ikinci defa muhasarası yeni bir haçlı ordusunun hareketine yol açtı. Bütün Avrupa milletlerinden meydana gelen haçlılar, Osmanlılara ait Niğbolu kalesini kuşatmışlardı. Adına yaraşır bir süratle gelen Sultan Bayezit haçlıları Niğbolu kalesi önünde ağır bir bozguna uğrattı (25 Eylül 1396).

Esir edilen ve fidye karşılığı serbest bırakıldıktan sonra padişaha karşı bir daha savaşmamaya yemin eden Avrupalı asilzadeler ve şövalyelere Yıldırım Bayezit Han şöyle diyordu:

“Ettiğiniz yeminleri size iade ediyorum. Gidiniz, yeniden ordular toplayınız ve bizim üzerimize geliniz. Bana bir kere daha zafer kazanmak imkanı sağlamış olursunuz. Zira ben, Allahü tealanın dinini yaymak ve O’nun rızasına kavuşmak için dünyaya gelmişim.”

İlgili Makaleler

Niğbolu zaferinden sonra Osmanlı akıncıları Macaristan içlerine kadar girerek pek çok ganimetlerle döndüler. 1397’de İstanbul’u üçüncü defa kuşatan Bayezid, Bizans’ın denizle bağlantısını kesmek için Anadolu Hisarı’nı inşa ettirdi.

Yıldırım Bayezit’in 1398’de Karaman ve 1399’da Dulkadirli topraklarına girmesinden sonra topraklarını kaybeden Anadolu beyleri bu sırada Hindistan seferinden dönen Timur’a sığınarak, onu Osmanlı sultanına karşı kışkırttılar. Bu arada Timur’dan kaçan Karakoyunlu ve Cezayir beyleri de Yıldırım Bayezid’i Timur’a karşı tahrik ediyorlardı. Bu tahrikler ve Timur’un Osmanlılara ait Sivas’ı alması neticesinde iki büyük Türk hakanını Ankara’da karşı karşıya getirdi. Çubuk ovasında yapılan ve çok şiddetli geçen muharebe sonunda Osmanlı ordusu, mağlubiyete uğrarken, Yıldırım Bayezid de esir düştü (28 Temmuz 1402). Esaret zilletini çekemeyen Yıldırım Bayezid Han yedi ay sonra kederinden ve nefes darlığından kırk dört yaşında vefat etti (1403). Timur Han ölüm haberini alınca: “Yazık oldu, büyük bir mücahidi kaybettik.” demekten kendini alamadı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir