Sevmek Nedir?

Sevmenin ne anlama geldiğini ve sevmek ile ilgili kısa cümleleri bu sayfamızda bulabileceksiniz. İşte sevmek;

Kişi sevdiğiyle olmak ister. Sevdiğinin hâliyle hâllenir. Sevgisi kadar, onunla yaşar. Sevginin ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz için, çoğunlukla, beğeni ile sevgiyi birbirine karıştırırız.

Beğeni yanında sahip olma arzusuyla açığa çıkar. Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve üzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yaşarsın. Bu tüm mahlukatta çok yaygın bir duygudur. Kimi, beğendiğini cebine sokar; kimi beğendiğine tasma takıp yanında taşıyarak onunla hava atmak ister; kimi yakalayıp inine sürükler. Her mahlûk yaradılış fıtratına göre, beğendiği üzerinde tasarruf etmek ister.

Sevmek ise bundan çok farklıdır.

Sevince, yalnızca sevdiğin için yaşamak istersin. Yalnızca yanında olmak, yalnızca onun olmak, yalnızca onun zevk aldığıyla zevk alıp, sevmediğinden kaçmak istersin. Sevdiğin öylesine sarmıştır aklını, fikrini, ruhunu ki, her şey sana, onu hatırlatır; yanında iken bile onun içinde olmak istersin. Yakınlık bile uzak gelir sana. Sen kaybolursun, sende; sevdiğin kalır yalnızca, beyninde. Onun bakışıyla bakar, onun değerlendirmesiyle değerlendirir, onun diliyle konuşmaya başlarsın. Gözün ondan başkasını görmez, kulağın ondan başkasını duymaz, elin ondan başkasına uzanmaz olur.

Her an sana sahip olmasını; varlığının, tasarrufunun her an üzerinde olmasını, her an seni kucaklamasını istersin. Bedensel yakınlık bile, korkunç uzaklık gibi gelir sana; ve onunla tek bir beden, tek bir ruh, tek bir şuur olmayı dilersin.

Sevgi, fıtratın müsait ise, sevdiğinde yok edesiye yakar seni; ve gün gelir kaşında-gözünde, yüzünde-dilinde sevdiğini görürler de, sen o olmuşun derler.

Beğenen sahip olmak ister.

Seven ise sevdiğinde yok olur; feda eder her şeyi sevdiği uğruna.

Bazılarının da sevgi kokusu sürülür üstüne; aşığım sanır. Ama sevdiği uğruna, fedakarlık etmeye gelince sıra, o koku siliniverir üzerinden kopamama sabunuyla. Parasından kopamaz. Mevkiinden kopamaz. Yakınlarından kopamaz. İçinde yaşadığı ortamın güzelliklerinden kopamaz. Etraftan kopamaz. Derken kusurlar belirmeye başlar sevdiğini sandığının üzerinde. Eksiklikler görmeye başlar, yetersizlikler görmeye başlar. Bunlar önce acıma duygusuna dönüştürür sevgisini; uzaktan acıyarak seyretmeye başlar. Sonra tatlı bir anıya dönüşür, sevgi sandığı duyguları. Bu tecrübe gösterir ki, onun fıtratında sevgi programı yoktur. Beğeniyi, sevgi sanmıştır.

Uzaklaşma ondan gelmemiş de, karşısındakinden gelmişse, bu defa nefrete döner beğeni; ondan intikam alma duygusu gelişir içinde; ve vicdanla intikam dalgaları arasında bir o yana bir bu yana sürüklenir durur; terk edilmişliğin, uzaklaşmanın, layık olmadığını yaşamanın sanısı içinde.

Oysa yalnızca, fıtratında olmayan gerçek sevginin sonuçlarını yaşamaktadır. Cüzdanı için, güzelliği-yakışıklılığı için, kendisine hoş gelen huyları için, mevkii-koltuğu için, ilmi için beğenmiştir; sevdiğini sanmış; sahip olamayınca da arzusuna erişememenin düş kırıklığı içinde kopmuş; yalnızca çıkarları doğrultusunda yaşamayı tercih etmiştir.

Seven ise göze almıştır kopmayı. Dışlanmayı. Paradan-puldan, namdan nişandan, dosttan akrabadan uzak kalmayı.

Fıtratından gelir sevgi. Kulluğu sevmek üzeredir. Onunla, sevmeyi yaşamak istediği için yaratmıştır onu Yaratan. O yüzden kopar anadan-babadan; dünyadan paradan.

Seven, karşılıksız sever.

Beğenen karşılığını ister.

Benim istediğim gibi yaşarsan seni boğarım sahip olduklarıma, der beğenen. Onun zaten fıtratında yoktur sevgi, bilmez aşkın ne olduğunu. Ne üzere yaratılmışsa, odur tüm meşgalesi. Karınca gibi çalışır; maymun gibi çiftleşir; aslan gibi yavrularına sahip çıkar. Ama pervane gibi sevemez!. atamaz kendini ateşe.

Sevgi sonunda yanmayı getirir. Beğeni ise sonunda kaçmayı.

Beğenen mahlûkat çoğunluğuna göre, sevgi delilikten bir türdür. Anlamazlar onlar, sevdiği uğruna, etraf ne derse desin deyip, her şarta katlanmayı. Ve delillik bu derler.

Beğenme bir tür hobidir. Bazen ömür boyu sürer, bazen birkaç yıl, bazen bir kaç ay.

Sevgi bir ömür boyudur. Bitmez, tükenmez, bazen durulur, bazen coşar ama hiç gerilemez. Çoğunlukla karşısındakinden yüzünü göstermesinden gelir sevgi insana. Bazen de özünden gösterir yüzünü O. O zaman onlar için derler ki, Allah’a (cc) aşık oldu.

Kendine seçtikleridir, sevenleri bir çehreden. Özünden sevgiyi yaşayanlardır, mukarrebleri.

Hünerlerini sergilemek için yaratmıştır her şeyi…

Sevmek için yaratmıştır sevilenleri.

Gözlerinde seyretmek için gözleri olarak yaratmıştır aşkı yaşattıklarını.

Avam anlamaz ve bilmez bu aşkı. Bunun aşk olduğunu.

Oysa gerçek aşk O’nun ateşine pervane gibi atılıp; varlığını O’nda yitirip; O’nun Bakiliğini yaşattıklarıdır gerçek aşıklar.

Özel bir fıtratla gelmişlerdir onlar, aşık olmak için. Yaşamları boyunca bir değer taşımamıştır dünya ve içindekiler.

Exit mobile version