Ziya Gökalp Şiirleri

En güzel Ziya Gökalp şiirleri kısa sayfamızda, Ziya Gökalp’ın yazdığı en ünlü şiirlerini ve aşk şiirlerini okuyabilir ve herkese yollayabilirsiniz.

1. Asker Duası Şiiri

Elimde tüfek, gönlümde iman,
Dileğim iki: Din ile vatan.
Ocağım ordu, büyüğüm sultan,

Sultana imdâd eyle ya Rabbi!
Ömrünü müzdâd eyle ya Rabbi!

Yolumuz gaza, sonu şehadet,
Dinimiz ister sıdk ile hizmet
Anamız vatan, babamız millet,

Vatanı mamur eyle ya Rabbi!
Milleti mesrur eyle ya Rabbi!

Sancağım tevhit, bayrağım hilal
Birisi yeşil, ötekisi al,
İslâm’a acı düşmandan öç al,

İslâm’ı âbâd eyle ya Rabbi!
Düşmanı berbâd eyle ya Rabbi!

Kumandan, zabit, babalarımız,
Çavuş, onbaşı, ağalarımız,
Sıra ve saygı yasalarımız,

Orduyu düzgün eyle ya Rabbi!
Sancağı üstün eyle ya Rabbi!

Cenk meydanında nice Koçyiğit,
Din ve yurt için oldular şehit,
Ocağı tütsün, sönmesin ümit,

Şehidi mahzun etme ya Rabbi!
Soyunu zebun etme ya Rabbi!

İlgili Makaleler

2. Elhamdülillah Şiiri

Her sabah erken
Uyanırım ben.
Derim gönülden

Elhamdülillah.

Bülbüller sazda,
Güller niyazda,
Derim namazda:

Elhamdülillah.

Şimdi gün doğar,
Der hep insanlar:
Vazifemiz var!

Elhamdülillah.

Buyurur hünkâr,
Altun anahtar,
Mektebi açar.

Elhamdülillah.

Her sabah erken
Düdük ötmeden
Sınıftayım ben

Elhamdülillah.

Sabah oldu bak,
Hep gönlü çıplak,
Halk, sana müştak,

Ey yüce Allah!

Gazada ordu,
Çıkar Bozkurt’u,
Kurtarsın yurdu;

Ey yüce Allah!

Memleket senin,
Hilafet senin,
Bu ümmet senin,

Ey yüce Allah!

Ümmetini sev,
Devletini sev,
Milletini sev,

Ey yüce Allah!

Vatanı kurtar,
Hakanı kurtar,
Her canı kurtar,

Ey yüce Allah!

Anama acı,
Babama acı,
Yuvama acı,

Ey yüce Allah!

3. Vatan Şiiri

Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur,
Köylü anlar manasını namazdaki duanın.
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur’an okunur.
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Huda’nın.
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!

Bir ülke ki toprağında başka ilin gözü yok,
Her ferdinde mefkûre bir, lisan, âdet, din birdir.
Mebusanı temiz, orda Boşo’lar’ın sözü yok,
Hududunda evlâtları seve seve can verir;
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!

Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye,
Sanatına yol gösteren ilimle fen Türk’ündür;
Hirfetleri birbirini daim eder himaye;
Tersaneler, fabrikalar, vapur, tiren Türk’ündür,
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!

4. Ali Kemal’e Şiiri

Ben Türküm! diyorsun, sen Türk değilsin
Ve İslam’ım! diyorsun, değilsin İslam
Ben, ne ırkım için senden vesika,
Ne de dinim için istedim ilâm.

Türklüğe çalıştım sırf zevkim için,
Ummadım bu işten asla mükafat
Bu yüzden bin türlü felaket çektim
Hiç bir an esefle demedim: Heyhat!

Hatta ben olsaydım: Kürt, Arap, Çerkez;
İlk gayem olurdu Türk milliyeti
Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak,
Kurtarır her İslam olan milleti!

Türk olsam olmasam ben Türk dostuyum,
Türk olsan olmasan sen Türk düşmanı
Çünkü benim gayem Türkü yaşatmak,
Seninki öldürmek her yaşatanı.

Türklük, hem mefkurem, hem de kanımdır:
Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil
Türklük hadimine ‘Türk değil! ‘ diyen
Soyca Türk olsa da ‘piçtir’, Türk değil.

5. Turan Şiiri

Nabızlarımda vuran duygular ki tarihin
Birer derin sesidir, ben sahifelerde değil
Güzide, şanlı, necip ırkımın uzak ve yakın
Bütün zaferlerini kalbimin tanininde
Nabızlarımda okur, anlar, eylerim tebcil.

Sahifelerde değil, çünkü Atilla, Cengiz
Zaferle ırkımı tetviç eden bu nasiyeler,
O tozlu çerçevelerde, o iftira-âmiz
Muhit içinde görünmekte kirli, şermende;
Fakat şerefle numayan Sezar ve İskender!

Nabızlarımda evet, çünkü ilm için müphem
Kalan Oğuz Han’ı kalbim tanır tamamiyle
Damarlarımda yaşar şan-ü ihtişamiyle
Oğuz Han, işte budur gönlümü eden mülhem:

Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan;
Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan.

6. Köy Şiiri

Ey Türk, senin köyün hür bir yuvadır
Çiftlik değil, yoktur beyi, ağası
Her köylünün var bir çifti, tarlası,
Öz evinde o hem bey, hem ağa’dır.

Hiç kimsenin yarıcısı, rençberi
Olmaz, ancak olur vatan askeri.

Kalmaz köyde göz eriml ruhunun.
Hakanlığın dört ucunu kuşatır.
Bir tufandan, himmetiyle Nuh’unun,
Çanakkale mucizesi parlatır.

Hem kaptanda, hem tayfada keramet
Olmasaydı, bulur muyduk selamet?

Ümmi değil, muallimsiz kalsa da;
İmamı yok, gene bilir dinini.
Dost ve düşman kimdir, tanır dünyada,
Doğru bulur sevgisini, kinini.

Ona cami, mektep, kitap yapınız.
Emin kalır hudutta her kapınız.

Lakin ey Türk, bu mesut köy bitiyor!
Mültezimin, faizcinin, tüccarın
Pençesinde! Diyor: “Beni kurtarın!”
Bu üç işi senden çabuk istiyor!

“Kaldır aşar usulünü, aç banka,
Yap her semtte bir zirai sendika.”

7. Lisan Şiiri

Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil, gece bize.
İstanbul konuşması
En saf, en ince bize.

Lisanda sayılır öz
Herkesin bildiği söz;
Manası anlaşılan
Lügate atmadan göz.

Uydurma söz yapmayız,
Yapma yola sapmayız,
Türkçeleşmiş, Türkçedir;
Eski köke tapmayız.

Açık sözle kalmalı,
Fikre ışık salmalı;
Müteradif sözlerden
Türkçesini almalı.

Yeni sözler gerekse,
Bunda da uy herkese,
Halkın söz yaratmada
Yollarını benimse.

Yap yaşayan Türkçeden,
Kimseyi incitmeden.
İstanbul’un Türkçesi
Zevkini, olsun yeden.

Arapçaya meyletme,
İran’a da hiç gitme;
Tecvidi halktan öğren,
Fasihlerden işitme.

“Gayn”lı sözler emmeyiz,
Çocuk değil, memeyiz!
Birkaç dil yok Turan’da,
Tek dilli bir kümeyiz.

Turan’ın bir ili var
Ve yalnız bir dili var.
“Başka dil var.” diyenin,
Başka bir emeli var.

Türklüğün vicdanı bir,
Dini bir, vatanı bir;
Fakat hepsi ayrılır
Olmazsa lisanı bir.

8. Ala Geyik Şiiri

Çocuktum, ufacıktım,
Top oynadım,acıktım.

Buldum yerde bir erik,
Kaptı bir Ala Geyik.

Geyik kaçtı ormana,
Bindim bir ak doğana.

Doğan, yolu şaşırdı,
Kaf Dağından aşırdı.

Attı beni bir göle;
Gölden çıktım bir çöle,

Çölde buldum izini,
Koştum, tuttum dizini.

Geyik beni görünce,
Düştü büyük sevince.

Verdi bana bir elma,
Dedi, dinlenme, durma.

Dağdan yürü, kırdan git,
Altın Köşke çabuk yet.

Seni bekler ezeli,
Orda dünya güzeli.

Bin yıllık çile doldu!
Bunu dedi, kayboldu.

Yedim sırlı elmayı,
Gördüm gizli dünyayı.

Gündüz oldu, geceler;
Ak sakallı cüceler,

Korkunç devler hortladı,
Cinler, cirit oynadı.

Kesik başlar yürürdü,
Saçlarını sürürdü.

Bir de baktım, melekler,
Başlarında çiçekler.

Devlere el bağlıyor,
Gizli gizli ağlıyor.

Kılıcımı çıkardım,
Perileri kurtardım.

Kurtardığım periler,
Adım adım geriler,

Kanadını açardı,
Selam verir, kaçardı.

Az, uz gittim, dolaştım,
Altın Köşke ulaştım.

Bir kapısı açıktı,
Öteki kapanıktı.

Kapalıyı açarak,
Açığa vurdum kapak.

At önünde et vardı,
İt, ot yemez ağlardı;

Otu ata yedirdim,
Eti ite yedirdim.

Açtım bir elmas oda;
Dev şahı uykuda

Gördüm, kestim başını,
Dedim, Ey dev nerede?

Nerede Dünya Güzeli?
Dedi, Elinde eli!

Döndüm, baktım. Bir Kırgız
Elbiseli güzel kız.

Durmuş, bakar yanımda,
Şimşek çaktı canımda.

Güldü, dedi, Türk Beyi!
Tanıdın mı geyiği?

Kimse, beni bu devden
Alamazdı. Ancak sen,

Kaya deldin, dağ yardın,
Geldin, beni kurtardın.

Ah o imiş anladım,
Sevincimden ağladım,

Dedim, Turan Meleği!
Türkün yüce dileği!

Yüz milyon Türk bu anda
Seni bekler Turanda.

Haydi, çabuk varalım,
Karanlığı yaralım;

Sönük ocak canlansın,
Yoksul ülke şanlansın

İndik, iti okşadık,
At sırtına atladık.

Geçtik nice dağ, kaya,
Geldik Demirkapı’ya.

Kapanması, çok yıldı,
Açıl! dedim, açıldı.

Yol verince gizli yurt,
Aldı bizi Bozkurt,

Kaf Dağından geçirdi,
Türk Eline getirdi.

9. Altın Işık Şiiri

Sürüden koyunlar hep takım takım
Ayrılmış, sürüde kalmamış bakım;
Asmanın üzümü dağılmış; salkım
Olmak ister, fakat bağban nerede?
Gideyim, arayım: çoban nerede?

Yüce dağlar çökmüş, belleri kalmış,
Coşkun ırmakların selleri kalmış,
Hanlar yok meydanda, illeri kalmış,
Düşenler çok ama, kalkan nerede?
Gideyim arayım: Hakan nerede?

Türk yurdu uykuda ey düşman sakın!
Uyuyan ülkeye yapılmaz akın.
Tan yeri ağardı, yiğitler kalkın.
Bakın yurd ne halde, vatan nerede?
Gideyim arayım: yatan nerede?

Herkesin gözünde vatan öz yurdu,
Çitlerin yağısı, derenin kurdu,
Yad iller, Turan’da hanlıklar kurdu,
Turan’dan yadları koğan nerede?
Gideyim arayım: ogan nerede?

Sandım gençlik doğar, baktım Mart olmuş,
Gittim ili gezdim, genci kart olmuş,
Kimi Kırgız, Kazan, Kimi Sart olmuş,
Dedim yahşiler çok, yaman nerede?
Gideyim arayım, Şaman nerede?..

Tiginler köy beyi, ağalar çoban
Adsız’lar yalancı birer kahraman,
İçinde görmedim maksadı duyan
Yasanın emrine uyan nerede?
Gideyim arayım, duyan nerede?

Uygurlar uyuşuk, Türkmenler aylak,
Ne kışlak sevinçli, ne güler yaylak,
Arslanlar yurdunda barınır çaylak,
Atilla, Timuçin, Gürkan nerede?
Gideyim arayım, Türkan nerede?..

Kaşgar, Delhi, Pekin, İstanbul, Kazan,
Bu beş yerde vardı beş büyük hakan,
Sarı, Kızıl, Gökhan, Akhan, Karahan
-Hepsinin üstünde parladı İlhan-
Akhan’dan gayrisi, il… Han nerede?
Gideyim arayım, İlhan nerede?..

Kırım nerde kaldı, Kafkas ne oldu?
Kazan’dan Tibet’e kadar Rus doldu,
Hıtay’da analar saçını yoldu,
Şen yurtlar nerde, viran nerede,
Gideyim arayım, İran nerede?…

Yayların kirişi urgana dönmüş,
Şahin yuvasında doğana dönmüş,
Türk yurdu soyulmuş soğana dönmüş,
Kılıç satır olmuş, takan nerede?
Gideyim arayım kalkan nerede?…

Soy atlar küçülmüş, olmuş kurada,
Alpler kız ardında birer hovarda,
Sancağı unuttuk hangi diyarda,
Altun otağ, altun kazan nerede?..
Gideyim arayım, yazan nerede?..

Başları ağarmış ihtiyar dağlar,
Anar eski günü, sel döker, çağlar,
Kırlangıç ah çeker, güvercin ağlar,
Uzak bir ses sorar, Turan nerede?
Gideyim arayım, soran nerede?..

Yüce Türk Tanrısı, gönder bir yalvaç,
Sürüne baş olsun, yasama dilmaç,
Türklüğe bir yeni Turfan nuru saç,
Anlasın Türk, milli irfan nerede?
Gideyim arayım, turfan nerede?…

Ulusun içine girsin her oymak,
Beş ulus budun’da birleşsin çabucak,
Uygur, Kalaç, Karluk, Kungu, Kıpçak,
-Türk yurdu bir olsun, kalmasın kaçak-
Çıksınlar meydana, meydan nerede?
Gideyim arayım, meydan nerede?…

Kurultay toplanıp Tanrıdağı’nda,
İlhan tahta çıksın Elmadağ’ında,
Beyler solda dursun, Hanlar sağında,
-Sevmek günah değil, sevinç çağında-
Görünce toplanmış hanân nerede?
Gideyim arayım, canan nerede?…

Altundağ’a kursun İlhan otağı,
Taşları elmastır, yakut toprağı,
Han’lara kımızla sunsun ayağı,
-Taç giyme resminin kalmam uzağı-
Sorup öğrenince, Divan nerede?
Gideyim arayım, kervan nerede?..

Oğuz Han bayramı baharda olsun,
Otağlar, çadırlar çiçekle dolsun,
Genç kızlar oynasın, yiğitler solsun,
Bir aşık bayılmış, derman nerede?
Gideyim arayım, Lokman nerede?…

Türk destanı yazmak hatıra gelmemiş,
Yasanın sözleri satıra gelmemiş,
Tarihe deryadan katra gelmemiş,
Şairler sordular, hocan nerede?
Gideyim, sorayım, o can nerede?…

Kırklar karar verdi, yediler, üçler,
Oldular kılavuz, kalmadı göçler,
Yarın ilhan çıkar, alınır öçler,
İlhan tacı boşta, alan nerede?
Gideyim arayım, aslan nerede?…

Gündüzlerden sapan geceyi bilir,
Bilmeksizin tapan her şeyi bilir,
Bilen yapmaz, yapan pek iyi bilir,
Erenler yolu bu, varan nerede?
Gideyim arayım, yâran nerede?

10. Cenk Türküsü Şiiri

Düşman yine öz yurduna el attı,
Mezarından atan kılıç uzattı,
Yürü, diyor hakkı zulüm kanattı,
Attila’nın oğlusun sen, unutma!

“Medeniyet” deme, duymaz o sağır;
Taş üstünde taş kalmasın; durma kır:
Kafalarla düz yol olsun her bayır,
Attila’nın oğlusun sen unutma!

Koş, “Plevne” yine al bayrak taksın,
Gece gündüz Tuna suyu kan aksın,
Yaksın, kahrın bütün Balkan’ı yaksın;
Attila’nın oğlusun sen unutma!

11. Çobanla Bülbül Şiiri

Çoban kaval çaldı, sordu bülbüle:
Sürülerim hani, ovam nerede?
Bülbül sordu, boynu bükük bir güle:
Şarkılarım hani, yuvam nerede?

Ağla çoban, ağla, ovan kalmadı.
Gözyaşı dök, bülbül! Yuvan kalmadı.

Çoban dedi: Ülkeler hep gitse de
Kopmaz benden Anadolu ülkesi.
Bülbül dedi: Düşman hased etse de
İstanbul’da şakıyacak Türk sesi!»

Çalış, çoban çalış, kurtar öz yurdu!
Şairlerden topla, bülbül, bir ordu!

Çoban dedi: Edirne’den ta Van’a,
Erzurum’a kadar benim mülklerim!
Bülbül dedi: İzmir, Maraş, Adana,
İskenderun, Kerkük en saf Türklerim!

Yad elinde, bülbül Türk’ü bırakma…
Sarıl çoban, sarıl, mülkü bırakma.

Çoban dedi: Sürülerim hep kaçsa
Bir sürüm var, kaçmaz, adı Türk ili!
Bülbül dedi: Şarkı ölsün, yok tasa;
Türklerim yaşar, söyler halk dili!

Yalvar çoban, yalvar! İlin kurtulsun!
Dile Hak’tan, bülbül, dilin kurtulsun.

12. Din Şiiri

Benim dinim ne ümittir, ne korku;
Allah’ıma (cc) sevdiğimden taparım!
Ne Cennet, ne Cehennemden bir korku
Almaksızın, vazifemi yaparım.

Vaiz! Deme Cehennemin ateşi
Çıkar bilmem kaç bin çeki odundan.
De ki vardır bir güzellik güneşi,
Doğmuş bizim aşkımızın od’undan.

De ki vardır Tuba adlı bir ağaç
Kökü gökte, gönüllerde, dalları.
Yemişinden yedi ruhum, değil aç;
Bütün sevgi, şefkat onun balları.

Vaiz! Bana muhabbeti şerheyle
Ben aramam şeytan nedir, melek ne?
Erenlerin esrarından söz söyle:
Seven kimdir, sevilen kim, sevmek ne?

13. Durma Vur Şiiri

Durma, Yunan, durma kibrini artır!
Türklüğün başına hakaret yağdır!
Uyuyan bir kavme bu zillet azdır
Vur, eski kölesi utandır onu!
Bırakma uyusun, uyandır onu!

Bu yurdun haznesi onun elinde;
Fakat anahtarı senin belinde,
Kalmış aç ve garip kendi ilinde;
Vur, eski kölesi utandır onu!
Bırakma uyusun, uyandır onu!

Zorla onu, yeni revişe girsin
Gemi yapsın alış-verişe girsin
Fabrikalar açsın, her işe girsin
Vur, eski kölesi utandır onu!
Bırakma uyusun, uyandır onu!

Sıkıştır ki ordu, donanma yapsın
Garpte ne terakki görürse kapsın,
Türklüğü tanısın; Tanrı’ya tapsın,
Vur, eski kölesi utandır onu!
Bırakma uyusun, uyandır onu!

Zannetme yaptığın hoşa gitmiyor
Terakkimiz koşa koşa gitmiyor
Emin ol, emeğin boşa gitmiyor;
Vur, eski kölesi utandır onu!
Bırakma uyusun, uyandır onu!

14. İlahi Şiiri

İlahi! Sen yetimleri seversin,
Öksüzlere anne, bize pedersin;
Susuz ölen şehitlere kevsersin.

Sen ümitsiz bırakmazsın şehidi:
Her şehidin bir yetimde ümidi…

Bir taşına feda olup her biri
Kurtardılar Edirne’yi, İzmir’i
Ölü biziz, onlar arşta hep diri!

Onlar senin didarını görürler
Habib’ini, gülzârını görürler…

İlahi! Sen mümkün ettin muhali
Avrupa’ya alkışlattın hilâli
Başımızdan eksik etme Kemal’i.

Yeryüzünde şimdi odur arslanın
Umacısı İngiliz’in, Yunan’ın.

Odur silen alnımızdan lekeyi.
Kurtaracak daha nice ülkeyi,
Hind’i, Mısır’ı, Kerbelâ’yı, Mekke’yi.

Çabuk büyüt biz de yiğit olalım
Ordusunda gazi, şehit olalım.

İlahi! Sen güldür artık İslâm’ı
Yere geçir bu medenî yamyamı
Hür yapalım her yıl büyük bayramı.

Korkmaksızın Arafat’a gidelim
Medine’ye, Utebat’a gidelim.

Harp bitince lâzım fikren yükselmek
Düşmanlara irfanca da üst gelmek.
Bu uğurda çekeceğiz çok emek.

Ya Rab, sünnet hürmetine ikram et
Bizi yüksek ilminle de be-kâm et.

15. Kadın Şiiri

Cemiyetin üç rüknü var: Birincisi aile!
Bu diyanet yuvasını kuran sensin, kadındır.
Medeniyet bayrağını sensin alan ilk ele,
Altın harfle yazılacak ona senin adındır.

İkincisi devlettir ki onu erkek yaratmış
Avcı iken çoban olmuş, çoban iken hükümdar.
Kuvvet haktır diye adil mahkemeler donatmış.
Hak kuvvettir diye düzmüş demir kollu ordular.

Üçüncüsü millettir ki ilk insanca ülfetten
Beri, ruhlar bu devrenin ermesine müştaktır.
Din doğmuştu aileden, hukuk ise devletten,
Milletteki son mefkûre ilme uygun ahlaktır.

Millet yalnız yapılamaz. bunu ancak dirlikte
Kadın erkek: iki vicdan birleşerek yapacak:
İlk mabetler ayrı idi, şimdi artık birlikte
İki cins bir irfanda bir Allah’a (cc) tapacak!

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir